|
"Açık Kaynak" konseptini ilk defa duyan bir insana bu kavramı tanımlamak için söylenecek ilk cümle, yazılımın değiştirilebilir olması denebilir. Bilinen önemli
yazılım şirketleri, ürünlerinin kaynak kodlarını asla paylaşmazlar. Bu da yazılımların iş gereksinimlerine göre, yazılımı kullananlar için de uyarlanabilir ve güvenli
olması konusunda şüpheye neden olmaktadır.
Bir yazılımın ortaya çıkış aşamaları incelendiğinde, ilk aşama, programlama dilleriyle yazım aşaması bittikten sonra yazılımın yürütülebilir olması için
derlenmesidir. Derlemek, bir anlamda yazılımı bilgisayarın anlayacağı dile
çevirmek olarak söylenebilir. Yazılım geliştirici için bundan sonra alınacak karar, neyin
paylaşılacağı veya ne kadara satılacağıdır. İşte tam bu noktada açık ile kapalı kaynak yazılım farkı oluşmaktadır. Açık kaynak yazılımları, ücretsiz olarak yürütülebilir
bir yazılımı ortaya koyarken, kaynak kodları da paylaşılır. Ancak, Microsoft ya da Adobe gibi firmalar derlenmemiş kodlarını paylaşmazlar. Bazı firmalar ise yazılımlarının
belli bölümünün kodlarını yayınlar, şirket için önemli varsaydıkları bölümleri ise paylaşmazlar. Örneğin ücretsiz yazılım lisansı (Genel Kamu Lisansı / General Public
License (GPL)) sahibi olan Symbian mobil işletim sisteminin Nokia'ya satılmasıyla, sistemin bazı parçalarının kaynak kodu paylaşılmaz olmuştur. Bu yaklaşım ne kadar açık
kaynak konseptine 'aykırı' olsa da dünyada tüm açık kaynak geliştiricileri hala bu yazılımların geliştirilmesinde rol oynamaya devam etmektedir.
Diğer dikkate değer konu ise açık kaynak kodlu yazılımların Genel Kamu Lisansı ile birlikte ücretsiz olmasıdır. Microsoft ya da Adobe ürünleri gibi kapalı kaynak
yazılımlar, uzun vadede firmaları yüksek maliyetleriyle zorlarlar. Bu nedenle tüm sektörlerdeki genel eğilim, açık kaynak yazılımlarının daha çok tercih edilir duruma
geldiğini göstermiştir[1]. Son yıllardaki hızlı gelişimi, maliyeti ve göreceli olarak güvenliğinin daha hızlı güncellenebilir olması bilişim sektöründe
cazibesini
arttırmaktadır.
Avrupa Birliği komisyonunda 2002'de yayınlanan bir raporda, Avrupa Birliği ülkeleri e-devlet maliyetlerini düşürmek için, ülkeler içinde geliştirilen açık kaynak
yazılımlarının paylaşılması tavsiye edilmiştir[2]. Bu yönde Danimarka geçtiğimiz yıllarda e-devlet projesi için gerekli büyük yatırımlarını açık kaynak kodlu
yazılımlara
yöneltmiştir[3]. E-devlet projelerinde açık kaynak kodlu yazılımların sunduğu avantajlar ve potansiyele bakıldığında maliyet, fonksiyonalite, güvenlik, işlerlik
ve bu
yazılımların ülke gereksinimlerine göre güncellenebilir olması açık kaynağa geçişi daha da cazip kılmaktadır.
Her gün gelişen ve değişen bilişim sektöründe değişeme ayak uydurmak, iş gereksinimlerinin en önemli değişkenlerindendir. Bu yönde açık kaynak kodlu yazılımların
tüm dünyada değişik vizyona sahip farklı yazılımcılar tarafından geliştirilmesi ve sadece bir şirketin tekelinde olmaması ile firmaların önceliği olmaya devam edecek gibi
görünüyor. Gartner'da (Global Research Organization) 2008'de yapılan bir araştırmaya göre şirketlerin yüzde 85'i açık kaynaklı yazılımları kullanmaktadır[4].
Bilişim
sektöründe hemen hemen her konuda artık açık kaynak kodlu yazılım projesi bulunması, bilişim dünyası geleceğinin açık kaynaklı yazılımlara ne kadar ağırlık verdiğinin
çarpıcı bir göstergesidir.
ODTÜ Bilgi İşlem Daire Başkanlığı olarak biz de
açık kaynak kodlu yazılımları kullanmaya önem veriyor, bu konudaki projeleri
destekliyoruz.
- http://www.infoworld.com/d/open-source/open-source-trends-in-2009-192?page=0,1
- http://www.theregister.co.uk/2002/07/08/eu_calls_for_open_source/
- http://www.tekno.dk/pdf/projekter/p03_opensource_paper_english.pdf
- http://www.gartner.com/it/page.jsp?id=801412
Ufuk Dumlu
|
|